Mart
ayı geldi ama ben hala Carol’ın etkisinden kurtulamadım. Övmelere doyamıyorum,
çevremdeki herkesi Carol izle diye darlıyorum. Bilgisayarımın, telefonumun arka
plan fotoğrafı yaptım. Sabahları açılış müziği eşliğinde uyanıyorum (evet,
alarm yaptım). Korkarım bu fanboyluğun sonu alnıma dövmesini yaptırana kadar
devam edecek… Bu film, hissel ve tensel manada seyircisine kattıklarının
yanında son yılların en şiirsel görüntü yönetimine de imza attı. Siz de
duymuşsunuzdur muhtemelen, sinematograf Edward Lachman’ın narin kareleri, Saul Leiter
fotoğraflarından ve Edward Hopper tablolarından izler taşıyor. Öyle ince, öyle
zarif fotoğraflar var ki, kolaj yapayım blogumu da süslesinler dedim. Hem Carol için bir
güzelleme ayini daha tertiplemiş olurum, fena mı?Neyse
efendim, ben susayım da resimler konuşsun artık:
Tevekkeli değil, tablo estetiğinde filmdi zaten. Şahane resimler! 👌
YanıtlaSil