Sarmaşık, paranoyaklığı muhayyelliğinde yatan, delicesine gerilimli, seyretmesi de keyifli tertemiz bir yerli film. Mesajını izleyicinin gözüne gözüne sokup antipatikleşen yerli yapımlardan (bkz. Zeki Demirkubuz filmleri) nefret eden ben, bir nebze önyargıyla girdim filme açıkçası. İlk çeyreğinde dünyasına katılmakta zorlandım da; çünkü empati kurmakta güçlük çekeceğiniz tekinsiz karakterleri var filmin. Sonrasında ise yavaş yavaş adapte olduğumu söylemeliyim. Sarmaşık, meselesini öylesine sessiz-sakin ve pazarlıksız bir şekilde aşıladı ki, biz seyircilere yalnızca onu içselleştirip eve dönünce üzerine düşünmek kaldı.
Bir gemiye sıkışıp kalmış, farklı dünya görüşlerine sahip 6
kişilik mürettebatın iç dünyalarındaki çıkmazların perde arkasında, otorite ve
hiyerarşinin çılgın sapıtmışlığıyla, belirsizlik, yokluk, yoksunluk gibi
hislerin dayanılmazlığına odaklanıyor film. Kraldan çok kralcı geleneksel ezik
Türk toplumunun budalalığını ve sorgusuz sualsiz boyun eğmelerini de küfürler
ve Cem Karaca’nın epik şarkısı eşliğinde zevkle iğneliyor. Senarist/Yönetmen
Tolga Karaçelik, gemiye meçhulün tam ortasında demir attırıyor. Gerçeklerden
giderek uzaklaşıp, sanrıların batağına düşen mürettebat önce birbirlerine
saldırıyor, sonra ise bulundukları durumu sorgulayıp işbirliğine girişiyorlar. Karaçelik’in
gemide yarattığı tımarhane atmosferi, paranoyalar ve sarmaşık metaforlarıyla birleşince izleyenleri hayran bırakıyor. Karakterlerin üzerine de
fazlaca kafa yorulduğu belli, hepsi geldikleri ortamı yansıtıyor. Onlar hakkında ortaya koyduğu psikolojik tahliller de gayet yerinde ve etkileyici.
Lütfen gidin seyredin (tabii vizyondaki 3. haftası olmasına
rağmen şu an sadece ve sadece 8 ilde gösterimde. Onun layık olduğu salonlar
Düğün Dernek ve Deli Bal şuursuzluğu tarafından işgal edilmiş durumda maalesef)
huzurlarınızda yılın en iyi Türk filmi ilan ediyorum hatta. Ve Karaçelik genç
bir yönetmen, bu henüz ikinci filmi. Türk Sinemasının yeni yüz akı olması için
seyirciden de ufak bir desteği hak ediyor kesinlikle. Ben Eskişehir’de “Palto Film Günleri” kapsamında izledim filmi
ve biletimi de gişede Tolga Karaçelik’in elinden aldım :) Yani
demem o ki; öğrencilerin arasına karışıp bilet satacak kadar alçak gönüllü bir
adam kendisi, n’olur gidin filmiyle tanışın. Hakikaten Türkiye'de böyle üst düzey filmler senede ancak bir ya da iki kez karşımıza çıkıyor, ısrarla kıymetini bilin kaçırmayın diyorum ben.
Film ayrıca senenin en iyi toplu performanslarından birine
imza atıyor. Tek bir mekanda çekilmesinin ve kadraja sadece gemideki 6 kişinin
yansımasının yarattığı handikapı oyunculuk performansları sayesinde avantaja
çeviriyor. Özellikle Nadir Sarıbacak (Cenk)’a dikkat çekmek isterim; filmin
psikolojik şiddetinin tavan yaptığı sahnelerde bahşettiği kara mizahla
büyülüyor oyuncu. Daha önce bu kadar sinir bozucu bir karakteri sevdiğimi hatırlamıyorum ben. Kadrodaki diğer isimler ise Osman Alkaş, Özgür Emre Yıldırım, Hasan Karsak, Kadir Çermik ve Seyithan Özdemir.
Puan: (A)
Çok güzel bir okuma olmuş, her izlediğimde farklı bir şey görme ihtimali yüksek bir film benim için. Yılın en iyi filmlerinden biriydi. Ben de Gezici Festivalde izledim. Nadir bilet bulduğum filmlerden biriydi.
YanıtlaSilYa ne şanslısın yönetmenin elinden de almışsın bileti 😄.
Ha bir de Nadir Sarıbacak ❤️ ama diğer oyuncularda çok çok iyi.
SilBenim için de geçen yılın en iyi filmlerinden biriydi bu.
Sil:) O bileti hala saklıyorum. Tolga Karaçelik'in de yeni işlerini merakla bekliyorum, ama hiç ses seda yok henüz.
Benimde gişe memuru listemde ama fırsat bulamadım henüz izlemeye. Az yapıyor ama güzel yapıyor😄.
Sil