............Şimdi biz genç miyiz, yetişkin mi?............
Büyümek, birey olabilmek ne zormuş arkadaş!.. Üniversite bitimindeki kutsal boşluktayım nicedir. Çırpınıyorum çırpınıyorum elime hiçbir şeyin geçtiği yok. Hayat elimdekileri almadan yeni bir şey vermeyecek anlaşılan. Masumiyetimi, hayallerimi almak istiyor; ben de Frances gibi başkaldırmak için çabalıyorum.
Frances Halladay ile tanışın...
Kendisi 27 yaşında. Onu yağmurlu bir sonbahar günü, siyah-beyaz bir filmde dans ederken görmüştüm. O gün aramızda bir bağ oluştu...
İkimiz de o günden beri ne tam manasıyla genç olabiliyoruz, ne de yetişkin! Öyle ortalarda bir yerlerde yaşamaya, geleceğimizi kurmaya çalışıyoruz...
Çocuksu isteklerimiz, basit hayallerimiz var...
Ve en nihayetinde Marsta yaşamıyoruz!
Yeryüzüne ayak uydurabilmek için eksilmeyi göze almalıyız...
"Kalıplara sığamamak, hep eksik kalmak..."
Bizim yazgımız bu .
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder