Wild vs. Tracks
Yürümek… Uzağa… Çok uzağa… Kimsenin geçmediği ıssız-sessiz
yollardan yürümek. Kendini tabiat ananın kucağına bırakmak. Her bir adımda
kendini bulmak. Düşünmek… Yalnızlığını görmek… Bundan keyif almak… Kafayı yemek…
Delirmek… Belirmek… Yolun sonunda yepyeni bir ben yaratmak. Değişmek… Günün
sonunda dikenlerden kurtulup, arınmak.
Tabii hayatta kalabilirsen… Çünkü tabiat ananın kucağı
sandığın kadar yumuşak değil. Kendini bulmaya gittiğin yol da o kadar erdemli
değil. Bu yolu tamamlamaksa hiç kolay değil..!
İki farklı kıtadan, iki ayrı yol hikayesi var bugün
karşımızda. Yürüyerek kendilerini bulmuş iki ayrı kadını işleyen iki güzel film…
Cheryl vs. Robyn
Wild, Cheryl Strayed’in aynı adlı kitabından uyarlanmış.
Cheryl, evliliği ile ilgili yaşadığı sorunlar yetmezmiş gibi çok sevdiği
annesini de sürpriz bir hastalık yüzünden kaybediyor ve bunun üzerine kafa
dağıtmak ya da toplamak için 1995 yılında tek başına uzuuuuun bir yolculuğa
çıkıyor. Amerika’da Pasific Crest Trial olarak bilinen, 1600 km’den daha uzun
olan bir yolu yürüyerek kat ediyor. Kocaman botlarıyla attığı her adımda
içindeki vahşiliğinden kurtuluyor. Yolculuk sonunda da deneyimlerini bir
kitapla paylaşıyor. Tabii Cheryl’ın daha büyük dertleri de var. Yürüyüşü
boyunca flashbacklerle hem Cheryl’ın hayatını kötü etkileyen geçmişindeki olayları
izliyoruz, hem de onun tüm bunlardan nasıl arındığına şahit oluyoruz.
Tracks ise Robyn Davidson’ın yürüyerek kendini keşfetme
anlatısı. O da bir kitapla taçlandırmış yürüyüşünü. Ama onunkisi biraz farklı.
Onun yolu daha uzun (Yaklaşık 3000 km!) ve yol boyunca kendisine dört deve ile
bir köpek (Diggity <3) eşlik ediyor. 1975 yılında Avustralya çöllerini aşıp,
batı sahillerine ulaşmak amacıyla, develeri kullanmak için önce uzun bir eğitim
sürecinden geçiyor. Sonra yola koyuluyor. Kendini çöllere atmasındaki amacı da
diğer hikayeden çok farklı değil aslında. Yolun sonunda, kavruk teni ve kurumuş
dudaklarıyla nasıl olgun bir insana dönüştüğünü görüyoruz. Ama yol arkadaşını
kaybetmek pahasına…
Cheryl Strayed & Reese Witherspoon
Robyn Davidson & Mia Wasikowska
Reese vs. Mia
Wild’da, Reese Witherspoon’u Cheryl Strayed olarak
izliyoruz. Kendisi bu rolle ikinci kez Oscar’a aday oldu. Başarılı
performansının Akademi’nin gözünden kaçmaması sevindirici. Ağzından düşmeyen
küfürlere rağmen Cheryl’ı sevmemizi sağladı Witherspoon. Korkularını,
kederlerini, hayattan beklentilerini çok iyi yansıttı. Çantasının ağırlığı
altında ezilip salına salına yürürken bile, yaptığı hatalardan usanmış, artık
kendini ve etrafını toparlamak isteyen gözü kara bir kadın vardı anlattığı.
Robyn Davidson ise Mia Wasikowska’nın bedeninde can buluyor
Tracks’ta. Performansı neredeyse kusursuz. Develer ve Diggity ile kurduğu
iletişim bile hayranlık verici. Filmin hikayesini ilk duyduğumda Wasikowska’nın
yetersiz kalacağını (yaşından ötürü) düşünmüştüm. İzleyince ağzımın payını
aldım. Kült oyuncu olma yolunda emin adımlarla ilerliyor ve her filmiyle biraz
daha gelişiyor genç oyuncu. Seneye de Madam Bovary olarak izleyeceğiz
kendisini, kim bilir belki Akademi’nin radarına da girer yeni filmiyle.
Wild mı beni daha çok etkiledi yoksa Tracks mı? Cevabım
Tracks. Çünkü Tracks’ta insanların aptallığından, boş konuşmalarının
gürültüsünden, akranlarının rahata düşkünlüğünden, kırılganlığından bunalmış,
kalbinin sesini, gerçekte kim olmak istediğini duyamamış bir kızın, çölün
saflığına sığınıp, finalde okyanus sularıyla buluşması var. Bu bana bir yandan
gerçekçi ve diğer yandan da masalsı geldi. Robyn’in olgunlaşma yolunu kendime
daha yakın buldum ve daha çok sevdim açıkçası. Wild’da ise Cheryl’ın yolu biraz
daha yapay ve zorlama sanki.
Tracks’dan daha çok etkilenmemin bir diğer nedeni ise,
görüntü yönetimi işçiliği. Robyn’in rotası öyle güzel görüntülerle desteklenmiş
ki (zaten Robyn’in NatGeo dergisindeki orijinal fotoğraflarından ilham alınmış)
insanın çölde keşif yolculuğuna çıkası geliyor. Olağanüstü!
Wild’da ise en sevdiğim şeylerden biri final sekansında Cheryl'ın repliklerine eşlik eden, Simon &
Garfunkel'in “El Condor Pasa” adlı şarkısı.
Bayıldım!
Son olarak, ben bu iki filmi de gönül rahatlığıyla sizlere
önereceğim. İzleyin, ilham alın. Ya benim gibi iç dünyanızda bir yolculuğa
çıkın ya da onlar gibi aylar sürecek doğa macerasına atılın. Tercih sizin!
Puan: (B-)
Puan: (A-)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder