23 Ekim 2016 Pazar

Elle


Mırlayan, tanık olduğu olay sonucu tiksinir gibi başını çevirerek ortamdan uzaklaşan gri dumanlı bir kediyi kadraja alarak açılış yapıyor Elle. Akabinde canhıraş çığlıklar ve çeşitli şangırtılar eşliğinde evinin parkelerine uzanmış, siyah kar maskeli bir adam tarafından tecavüze uğrayan orta yaşlı bir kadın görüyoruz. Yönetmen Paul Verhoeven hemen yekten dalıyor konuya ve bu sarsıcı tecavüz vakasını kucağınıza atıp, kurbanla sizi yüzleşmeniz için baş başa bırakıyor. Michéle (Isabelle Huppert), geçmişinde yaşadığı acı travmaları atlatıp bugünlere tırnaklarıyla kazıyarak ulaşmış, mesleğinde başarılı ve güçlü bir Fransız kadını tabii, üstelik işkolik de. Tecavüzcüsüne teslim olup, bir köşeye çekilerek "vay başıma gelenler" diye ağlamamakta kararlı, ki buna ayıracak vakti de yok. Nitekim uğradığı olay sonrası kalkıyor, kırılıp dökülen parçaları toplayıp güzel bir duş alıyor, yemek yiyor ve hiçbir şey olmamış gibi ertesi gün işine gidiyor. Tacizler ve saldırılar devam edince bile duruşunu bozmuyor Michéle, kendi göbeğini kendi keserek bir takım çözümler üretmeye ve tecavüzcüsünü tespit etmeye niyetleniyor... 

Ele aldığı bu korkunç mevzuyu sıradanlaştırmakla eleştiriliyor film. Katılmıyorum. Michéle, asıl travmayı henüz 10 yaşında ailevi nedenlerle yaşamış, tüm bunları aşarak yıllar sonra tek başına ayaklarının üzerinde durmayı başarmış sonuçta. Çocukluğundan psikolojisi sağlam çıkmış belki, ama yaşadığı bu travmalar duygusuzlaştırmış onu, halinden anlıyorsunuz. İflah olmaz bir akılcı olduğu için ahlak safsatalarına boyun eğecek bir kadın da değil hem. Dolayısıyla ondan mağdur pozu takınmasını beklemek hata bence. Yaşadığı bu yeni deneyim insanlar tarafından duyulur, özene bezene inşa ettiği güçlü kadın profili hasar görür diye endişeleniyor sadece. Hikaye bununla da bitmiyor tabii. Travmaların arka perdesinde, Michéle'in bu olaylardan bağımsız cinsel hezeyanlarını, karanlık geçmişini, ailesi, dostları ve komşularıyla olan ilişkisini de izliyoruz. Öyle çok şüpheli insanla temas kuruyor ki, bir süre sonra acaba tecavüzcüsü hangisi diye tahminler yapmaya başlıyoruz. Michéle, içine düştüğü zor durumlar karşısında sempatikliğini bozmayacak kadar da nevi şahsına münhasır  ayrıca. Ama esprilerine kapılıp gülmeye başladığınızda tekrar tekrar hatırlatılan tecavüz meselesi yüzünden adeta diken üstünde kalıyorsunuz. Bu içeriği zengin öykü herhangi bir klişeye mahal verilmeden oldukça kompleks bir perspektifle işlenmiş. Bir yandan derin trajediyle seyirciyi gerip, diğer yandan anlatıya komedi ritmi kazandırarak gülümsetmek de Verhoeven'in mahareti olsa gerek.

Isabelle Huppert'in  60'ında sergilediği bu cesur ve enfes oyunculuk için ise ne desem az kalacak. En iyisi sadece MUH-TE-ŞEM!  diyerek kenara çekileyim.. (A)

5 yorum:

  1. Kasım ayı izlenecekler listeme ekledim.
    İzlemesi zor bir film beni bekliyor.

    Sevgiler

    YanıtlaSil
  2. Çok vasat denildi. Hemde sıkıcı bulunan bir film ilk defa olumlu bir yazı gördüm :) Şaşırdım :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Herkesin kucaklayacağı bir film olduğunu düşünmüyorum zaten ama seven bir kitle de yok değil, siz rastlamamışsınız anlaşılan :) Olsun, zevkler ve renkler.

      Sil
    2. Zevkler renkler tartışılmaz o ayrı :) Yalnış anlamayın film için farklı bir yönden bakan olmuş ondan şaşırdım :) Yoksa haddime değil zevk ve renk kısmı :) Güzel anlatım olmuş teşekkürler....

      Sil