Fransız çizgi romanından uyarlanan Snowpiercer, Koreli
yönetmen Bong Joon-Ho imzası taşıyor. Filmin konusu şöyle; Küresel Isınmayla
başı belada olan insanlık, gezegenin ısınmasına karşı devrimsel bir çözüm(!)
geliştiriyor. Küresel sıcaklığı yaşanabilir seviyeye düşürebileceğini
öngördükleri CW7 gazını atmosfere salıyorlar, sonuçta daha büyük bir felaket
oluyor ve dünya buz tutuyor. İnsan ırkının hayatta kalan son temsilcileri de
donmuş dünyadan umudu kesip başka bir gezegende (Snowpiercer adı verilen ultra
teknolojik bir tren) yaşamaya başlıyor. Film kıyameti koparmış bu insanların,
kıtalararası inşa edilmiş demiryolları üzerinde mola vermeksizin sirkülasyon
halinde devir daim eden bu trene doluştuktan sonraki 18. yıllarını anlatıyor.
Aklınıza Nuh’un Gemisi geldi değil mi?
“Ben şapkayım, siz ayakkabı. Ben kafa için varım, siz
ayaklar için. Ne zaman bir ayakkabı kafaya çıkarsa kutsal sınır geçilmiş, düzen
bozulmuş olur.”
İşte buradan sonra, “ayak takımının” yaptığı devrimi
izlemeye başlıyoruz. Ağır bir sistem eleştirisi var filmin. Lanet kapitalist
düzene de verip veriştirmiş. Trenin ön taraflarına (üst sınıflar) doğru
ilerledikçe sınıf farklılıkları bir tokat gibi çarpıyor yüzümüze. Kaymak
tabakadakiler, hayatlarının hiçbir rutinini ihmal etmeden lüks bir şekilde
yaşıyorlar. Arka taraflarda pencere bile yokken -hoş olsa da dışarıda izlenecek
güzel bir manzara yok zaten- ön saflarda altın pervazlı dev pencereler
görüyoruz. Gece kulüpleri, kuaförler, havuzlar, akvaryumlar, dişçiler, kreşler,
bahçeler normal dünyada aklınıza gelebilecek her şey trenin içine
yerleştirilmiş. Adeta yeni bir dünya yaratmış prodüksiyon ekibi. Filmin görüntü
yönetimi de başarılı ayrıca. Çekim kompozisyonu ve kamera açıları iyi
ayarlanmış. Teknik açıdan kusursuza yakın diyebiliriz Snowpiercer için. Gerilim
ve aksiyon sosuyla servis edilen, lezzetli bir bilimkurgu!
Söylemek istediği çok şey var gerçekten. Ama bunları tam teşekkürlü bir şekilde anlatabilmiş, sunabilmiş değil sanki. Tilda Swinton’ın okul müdiresi gibi devamlı kürsüye gelip alt tabakadakileri haşlaması-aşağılaması komikti. Özellikle filmin sert ve gerilimli anlarında çıkması seyri yumuşatıyordu. Karikatürize edilmiş/absürd bir karakteri canlandırıyor kendisi. Ama ben yine de abartılmış performansını beğendiğimi söylemeliyim. Kadronun diğer öne çıkan isimleri de Chris Evens, Jamie Bell, Kang-ho Song, Octavia Spencer ve Ed Harris bu arada.
Puan: (B-)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder