14 Ocak 2015 Çarşamba

Snowpiercer


Fransız çizgi romanından uyarlanan Snowpiercer, Koreli yönetmen Bong Joon-Ho imzası taşıyor. Filmin konusu şöyle; Küresel Isınmayla başı belada olan insanlık, gezegenin ısınmasına karşı devrimsel bir çözüm(!) geliştiriyor. Küresel sıcaklığı yaşanabilir seviyeye düşürebileceğini öngördükleri CW7 gazını atmosfere salıyorlar, sonuçta daha büyük bir felaket oluyor ve dünya buz tutuyor. İnsan ırkının hayatta kalan son temsilcileri de donmuş dünyadan umudu kesip başka bir gezegende (Snowpiercer adı verilen ultra teknolojik bir tren) yaşamaya başlıyor. Film kıyameti koparmış bu insanların, kıtalararası inşa edilmiş demiryolları üzerinde mola vermeksizin sirkülasyon halinde devir daim eden bu trene doluştuktan sonraki 18. yıllarını anlatıyor.  

Aklınıza Nuh’un Gemisi geldi değil mi? 



Bu demir yığınının içinde sıkışıp kalan insanlık yine de uslanmıyor elbette. Burada da aptal bir şekilde sınıflara –birinci sınıf, ekonomi sınıfı, beleşçiler ve düzeni sağlayan kutsal lokomotif (birnevi meclis)- ayrılmadan duramıyor. Tam da bu noktada, Tilda Swinton’ın hayat verdiği ‘vekil’ karakterinin beleşçilere yaptığı bir konuşmayı örnek vermek istiyorum;
“Ben şapkayım, siz ayakkabı. Ben kafa için varım, siz ayaklar için. Ne zaman bir ayakkabı kafaya çıkarsa kutsal sınır geçilmiş, düzen bozulmuş olur.”

İşte buradan sonra, “ayak takımının” yaptığı devrimi izlemeye başlıyoruz. Ağır bir sistem eleştirisi var filmin. Lanet kapitalist düzene de verip veriştirmiş. Trenin ön taraflarına (üst sınıflar) doğru ilerledikçe sınıf farklılıkları bir tokat gibi çarpıyor yüzümüze. Kaymak tabakadakiler, hayatlarının hiçbir rutinini ihmal etmeden lüks bir şekilde yaşıyorlar. Arka taraflarda pencere bile yokken -hoş olsa da dışarıda izlenecek güzel bir manzara yok zaten- ön saflarda altın pervazlı dev pencereler görüyoruz. Gece kulüpleri, kuaförler, havuzlar, akvaryumlar, dişçiler, kreşler, bahçeler normal dünyada aklınıza gelebilecek her şey trenin içine yerleştirilmiş. Adeta yeni bir dünya yaratmış prodüksiyon ekibi. Filmin görüntü yönetimi de başarılı ayrıca. Çekim kompozisyonu ve kamera açıları iyi ayarlanmış. Teknik açıdan kusursuza yakın diyebiliriz Snowpiercer için. Gerilim ve aksiyon sosuyla servis edilen, lezzetli bir bilimkurgu!

Söylemek istediği çok şey var gerçekten. Ama bunları tam teşekkürlü bir şekilde anlatabilmiş, sunabilmiş değil sanki. Tilda Swinton’ın okul müdiresi gibi devamlı kürsüye gelip alt tabakadakileri haşlaması-aşağılaması komikti. Özellikle filmin sert ve gerilimli anlarında çıkması seyri yumuşatıyordu. Karikatürize edilmiş/absürd bir karakteri canlandırıyor kendisi. Ama ben yine de abartılmış performansını beğendiğimi söylemeliyim. Kadronun diğer öne çıkan isimleri de Chris Evens, Jamie Bell, Kang-ho Song, Octavia Spencer ve Ed Harris bu arada.

Puan: (B-)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder